“Her şeyden önce iyi olalım, ondan sonra mutlu oluruz.” Jean Jacques Rousseau
İyilik kavramı; nezaket, hoşgörü, merhamet ve yardımseverlik gibi pek çok olumlu kavramı kapsar. İnsan olma haline ilişkin pek çok güzel duygu ve davranışı bünyesinde barındırır. İyilik üzerine yapılan araştırmalar, iyilik yapmanın iyi hissettirdiği gerçeğini ortaya koyuyor.
Şimdi, en son karşılık beklemeden yaptığınız iyiliği hatırlayın ve zihninizde o ana gidip nasıl hissettiğinizi düşünün. Harika değil mi? Yaptığınız basit bir iyilik bile, iyilik yaptığınız kişinin hayatında tahmininizden büyük bir etki yaratabilir ve yarattığı bu etki bir başka tanımadığınız kişinin hayatına dokunabilir ve aslında bu yolla iyiliğiniz tüm dünyaya yayılır.
Günümüzde mutluluk, iyilik hali veya başka bir deyişle iyi olma hali gibi kavramların cevaplarını aramaya devam ediyoruz. Gelinen noktada ise, mutluluğun ve iyi olma halinin sadece almaktan değil vermekten de geçtiğini artık pek çoğumuz biliyoruz. Farkındalık seviyemizi yükselterek hayatımıza anlam katan davranışları eklemek, sürdürülebilir ve anlamlı bir mutluluk için olmazsa olmazlardan.
İyilik üzerine yapılan araştırmalar iyilik yapmanın, yardım etmenin, merhamet ve hoşgörüyle yaklaşmanın faydalarını ortaya koyuyor. İşte iyiliğin getirdiği başlıca kazanımlar:
1. İyilik mutlu ediyor
Daha çok para kazanmak ya da daha iyi bir araba, daha iyi bir telefon veya pahalı bir çantaya sahip olmak anlık hazlar yaratsa da sürdürülebilir mutluluğun yolu anlamlı bir eylemi sürdürebilmekten geçiyor.
University of British Columbia’da yapılan bir çalışmada, bir grup insandan gün içinde 50 dolar harcamaları isteniyor ve günün sonunda bu parayı kendilerine bir şey almak yerine başkalarına yardım etmek için harcayan insanlar daha mutlu hissettiklerini ifade ediyor. Birine hediye aldığınızda ve onu mutlu gördüğünüzde hissettiklerinizi hatırlayın.
İyilik yapmaktan bahsederken bunu parayla sınırlandırmak tabi ki doğru değil. İyilik yapmanın sayısız yollarından bahsetmek mümkün; gönüllü kuruluşlarda çalışmak, sevgiyi paylaşmak, bilginizi gönüllü olarak aktarmak, zor durumdaki birine yardım etmek, sokak hayvanlarını beslemek ve hatta gülümsemek… İyilikte sınır yok!
2. İyilik ilişkilerimizi geliştiriyor
“Mümkün olduğunca nazik olun. Ki bu, her zaman mümkündür.” Dalai Lama
Sabah karşılaştığınız komşunuza günaydın demek, arkanızdan gelen birine kapıyı tutmak, içtenlikle teşekkür etmek, trafikte yol vermek, kolay gelsin demek… Bunlar her zaman mümkün.
Bu davranışları sergilediğinizde karşınızdaki insana onu önemsediğiniz mesajını verirsiniz ve bu iyi ilişki kurmanın temel yollarından biridir. Bir düşünün, kaba ve bencil birisiyle mi ilişki içerisinde olmak istersiniz yoksa nazik ve size iyiliği dokunan biriyle mi?
İyiliğin ilişkiler üzerindeki etkisini araştıran bilim insanları, kadınlar ve erkeklerin dahil olduğu, yaşları 20-25 arasında değişen ve 33 ülkeden insanın katılımıyla yapılan bir çalışmada nezaket sergileyen ve iyiliği sakınmayan insanların daha çekici olduğunu ortaya koymuş.
3. İyilik sağlığımıza iyi geliyor
Yapılan araştırmalar iyiliğin, bedensel ve ruhsal sağlığımızla pozitif ilişkisini ortaya koyuyor. İyilik yapmak, vücudumuzda oksitosin hormon seviyesini yükseltiyor ve bu sayede rahatlamaya ve kan basıncını düşürmeye yardımcı oluyor. Aynı zamanda ağrı eşiğini yükseltiyor ve iyileşme sürecini destekliyor.
University of British Columbia’da yapılan başka bir araştırmada ise, anksiyete düzeyi yüksek bir grup, haftada ortalama altı kere iyilik yaparak vaktini geçirmiş ve bir ayın sonunda anksiyete düzeylerinin azaldığı gözlemlenmiş.
Evet, dünyada maalesef şiddet, savaşlar ve kavgalar devam ediyor. İşte tam da bu noktada iyiliğe daha çok ihtiyacımız var. Bireysel olarak yapacağımız her iyilik bizi daha iyi bir dünyaya taşıyacak harika birer adım.
İster iyilik yapan olun ister iyilik yapılan, ya da sadece bir diğerine yapılan bir iyiliğe şahit olun, her üç durumda da beynimizden oksitosin hormonu salgılanmaktadır. Bu hormon korku, kaygı ve stresi azaltırken sakinlik ve güvenlik duygularını arttırmaktadır Ayrıca “kalp koruyucu” ve “sevgi” hormonu olarak bilinen oksitosinin kan basıncını düşürerek, genel kalp sağlığını iyileştirmeye, özgüven ve iyimserliğin artmasına ve hatta ikili ilişkilerde bağlanma duygusunun güçlenmesine yardımcı olduğu bilinmektedir.
Benzer şekilde, iyilik yaptığımızda beynimizde spor yaptıktan sonra da salgılanan endorfin hormonu salgılanmakta ve bu hormon da ağrıları azaltma işlevi görmektedir. Daha da fazlası iyilik yapmak vücudumuzun en yıkıcı tepkilerinden olan stresi azaltmakta ve dolaylı olarak stres kaynaklı sağlık sorunlarından da bizi korumaktadır.
Biyolojik açıdan da iyilik yaptığımız zaman beynimizin yemek yemek, dinlenmek gibi zamanlarda uyarılan zevk ve ödül merkezi harekete geçmekte ve bu davranışlar tekrarlandıkça da iyilik yapma potansiyelimiz artmaktadır. İyilik alışkanlık haline geldikçe vücudumuz ve beynimiz de buna uyum sağlayacaktır. Böylece olumlu duygular yaşama ve mutlu olmak da bir alışkanlığa dönüşecek, öznel iyilik halinde de bir artış meydana gelecektir.
Unutmadan; “Nazik olun, çünkü karşılaştığınız herkes en az sizin kadar zorlu bir mücadele veriyor.” Platon